Doğru/güzel Söz Sürekli Meyve Veren Ağaca Benzer
- Ayrıntılar
- Gösterim: 4960
“Ey inananlar! Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve her zaman hakkı ve doğruyu konuşun. (O zaman) Allah işlerinizi değerli kılar ve günahlarınızı affeder. Kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse büyük bir zafere erişmiş olur”. (33/70-71). Varoluşun temelinde söz vardır. Bu söz Tanrı’nın “ol” sözüdür. Yasin suresinin 82. ayetinde, Allah “bir şeyi yaratmak istediği zaman ona ‘ol’ der, o da olur” buyrulmaktadır.
Buradan hareketle sözün her zaman varlıktan, hatta eylemden önce olduğunu, olması gerektiğini anlıyoruz. İnsanoğlu kelimelerle, kavramlarla düşünür. Hatta insanın bütün dünyasının temelinde, kendi ürettiği kelimelere, kavramlara dayalı “özel-zihinde yaratılan dünya”nın yattığını söylemek bile mümkündür. Çünkü, Tanrı’yı bile, zihninde var olanlardan hareketle anlamaya çalışır insan…
Allah, vahiy göndererek, öncelikle insanın düşünce dünyasını aydınlatmayı hedef edinmiştir. Vahiy, bu yüzden bütün insanlığı “kopkoyu karanlıklardan aydınlığa” çıkarsın diye gelmiştir. Kur’an, sözlerin en güzelidir. Kur’an Allah kelamıdır; Allah’ın sözüdür. Kur’an, yazılı bir metin olarak Allah katından indirilmemiştir. Allah’ın mesajlarını/vahyi alan Hz. Muhammed, onu vahiy katiplerine yazdırmıştır. Böylece söz/hitap yazıya geçmiş olmaktadır. Bu “söz”, insanın dünyasını ışıtan, insan olmanın yol haritasını insana sunan ve insanca yaşamanın, insan olmanın temel ilkelerini kazandıran bir sözdür. Yüce Allah şöyle buyurur: “Bu, Rablerinin izniyle bütün insanlığı kopkoyu karanlıklardan aydınlığa, O yüceler yücesinin, O her övgüye layık olanın yoluna çıkarasın diye sana indirdiğimiz bir vahiy, bir ilahi kelamdır” (14/1). İnsanoğlu yazıyı icat etmeden önce, sözü hafızasında saklıyordu. Söz, hafızadan hafızaya aktarılarak, aynı zamanda sürekli yenilenerek varlığını ve etki gücünü koruyabiliyordu.