- Ayrıntılar
-
Gösterim: 3130
Soru 1: Sayın Hocam, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunusunuz (1959). Uzun yıllar İlahiyat Fakültesi öğretim üyeliği (1971-1982) dekanlık (1982-1992) ve rektörlük yaptınız (Muğla Üniversitesi Kurucu Rektörü 1992-2002). İnsanı tanıyorsunuz, İslam’ı tanıyorsunuz, devleti ve milleti iyi tanıyorsunuz. Biz Akşam Gazetesi olarak bu Ramazan’da değerli okurlarla birlikte bir “keşif yolculuğu ” başlatmak istiyoruz. Diyoruz ki, gelin hep birlikte insanı, evreni, İslam’ı yeniden keşfedelim. Diyoruz ki, Ramazan Kur’an ayı olduğuna göre, Kur’an’ı ve Hz. Muhammed’i yeniden keşfedelim. Bize, bu yolculuğun başında bunca derin birikiminize ve 70 yılı aşan tecrübenize dayanarak neler tavsiye edersiniz? Sizce, Müslümanların sıkı bir özeleştiri süreci başlatmalarının zamanı gelmedi mi?
Cevap 1: Sevgili Hasan, -sana doğrudan böyle hitab ediyorum; çünkü sen benim ilk asistanım ve bilim dünyasında da yürüdüğüm ve yürümekte olduğum yolda sadakatla ve başarıyla ilerleyen bir meslektaşımsın- “keşif yolculuğu” sözü isabetli bir ifade. Gerçekten bizim, kuşkusuz insan ve evren kadar ve belki de onlardan önce, İslâm’ı, Kur’an’ı ve elbette bizim gibi bir fânî, ama Allah’ın vahyine mazhar olmuş bulunan Hz. Muhammed’i (aleyhisselâm) keşfetmek zorundayız.
Hatırlarsan, bu husus, benim için bugünün değil, daha sizlerin öğrencilik yıllarınızda, derslerimde sizlere anlatmaya çalıştığım önemli ve öncelikli bir mesele idi ve özellikle akademik hayata adım attığınız günlerden bugüne kadar, her vesile ile gündemde tuttuğum ve sizler gibi değerli öğrencilerimle, meslektaşlarımla birlikte gündemde tuttuğumuz bir konu oldu. Çünkü din alanında fikirlerden ve düşüncelerden dolayı hiçbir suret ve şekilde korkuya kapılanılmaz, kapılanılmamalıdır. Çünkü îman, şüpheye, ikircikli tutum ve davranışlara, tereddüde kapı aralamaz.
Devamını oku...